Bilişim Hukuku

Bilişim Hukuku Nedir?

Bilişim Hukuku Nedir?

Bilişim Hukuku ; Özellikle son çeyrek asırda tüm dünyayı etkileyen ve baş döndürücü bir hızla ilerleyen teknolojik gelişmeler, bilişim hukukunun ortaya çıkış sürecinin nedeni olarak kabul edilmektedir; zira teknoloji alanındaki gelişmeler tarafların yüz yüze yaptıkları hukuksal işlemleri konu alan klasik yasal düzenlemelerin gözden geçirilmesini gerekli kılmıştır. Bu nedenle bilişim hukukunu, bilişim teknolojilerindeki gelişmeler ve yenilikler sebebiyle mevcut yasal düzenlemelerin yetersiz kalması ile ortaya çıkmış bir hukuk dalı olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. Gerçekten de eskiden yalnızca insanlara özgü olarak kabul edilen birçok eylem ve işlem, bugün bilişim sistemleri tarafından yapılmakta veyahut bu sistemler aracılığıyla insanlar tarafından çok hızlı bir şekilde tamamlanmaktadır. İnsanların günlük hayatında önemli bir yer tutan bilişim sistemleri aracılığıyla gerçekleştirilen işlemler neticesinde ise, zamanla hukuksal sorunlar baş göstermiştir. Özelikle e-ticaretin gelişmesi, devletin vatandaşlarıyla olan ilişkilerinde e-devlet gibi bilişim sistemlerini kullanması ve bu sayede her kurum ve bireyin bilgi teknolojilerini kullanan sistemler ile kamu hizmetlerine ulaşabilmesi ya da bilişim sistemleri aracığıyla işlenen suçlardaki artışlar klasik hukuk normlarının gözden geçirilmesini zorunlu kılmıştır. Bunun sonucunda da devletler, bireylerle bireyler ve bireylerle devlet arasındaki hukuk kurallarını bilişim sistemleri çerçevesinde yeniden ele almış ve bu sürecin sonunda da bilişim hukuku denilen yeni bir hukuk dalı ortaya çıkmıştır (Dülger, 2015: 53).Bilişim hukukunun yeni bir hukuk dalı olması, bilişim hukukunu esas olarak ulusal alanda yapılan düzenlemelerin  konusu   olmaktan   çıkarmamaktadır.  Zira bilişim  hukukunu  oluşturan  normlar  da  tıpkı  diğer  hukuk  dallarının  konusu  oluşturan  normlar gibi, devletlerin egemenlik yetkileri ile yakından  ilintilidir.  Bu nedenle  bilişim  hukukunun  ilk  ortaya  çıkış  sürecinde  savunulan  ve  bu  hukuk  dalının devletler tarafından değil de kullanıcılar ve sistem  operatörleri  tarafından  kendiliğinden  ortaya  konan  ve  “netiket”  olarak  isimlendirilen  bir  kısım  kuralların  toplanarak,  merkezileştirilmeden;  “öz  düzenleme”  (self  regulation)  ve  “iş  birliğine  dayalı   düzenleme”   (coregulation)   yöntemleriyle  düzenlenmesine  ilişkin  düşünceler,  bugün  için  kabul edilmemektedir (Dülger, 2015: 914). Diğer taraftan  ise,  bu  hukuk  dalını  oluşturan  normların  oluşturulması ve yürürlüğe konulması yetkilerinin devletlere bırakılması, diğer bir ifadeyle bu normları düzenleme hakkının devletlerin egemenlik yetkisinden  doğduğunun  kabulü,  devletlere  bilişim  sistemlerinin çeşitli hukuki işlemlerde kullanılmasından doğan sorunların çözümlenmesi hususunda süratle hareket etmesi yönünde görev yüklemektedir.  Zira  bilişim  sistemlerine  hukuk  düzenlemelerinde  yer  verilmesi  ülkelerin  gelişmişlik  düzeyleri,  ulusal ekonomileri, bilim ve teknolojiyi hayata geçirme istemleri ile yakından ilgilidir (Dülger, 2015: 55). İşte bu nedenle aralarında Türkiye’nin de bulunduğu birçok gelişmiş ülke bilişim sistemlerinin yaygınlaştırılmasını ve vatandaş ve işletmeler tarafından  kullanılmasını  ulusal  düzeyde  stratejik  bir  hedef  olarak  görmüş  ve  bu  hedefin  gerçekleştirilmesi için de farklı teknolojiler, lisanslama yöntemleri ve kamuözel kesim ortaklıklarının kullanılmasına yönelik teşvikler öngörmüş, değişik stratejiler geliştirmiştir. Bütün bunların altında yatan neden, çeşitli  biçimlerdeki  bilgiyi  oluşturmak,  saklamak,  düzenlemek,  yönetmek,  taşımak,  görüntülemek,  aktarmak,  değiştirmek,  iletmek  veya  almak  için  kullanılan bütün teknolojileri içeren her türlü donanım  ya  da  bağlantı  sistemi  olarak  kabul  edilen  ve “bilgi teknolojileri” (BT) veya “bilgi ve iletişim teknolojileri”  (BİT)  olarak  adlandırılan  sistemleri  yaygın  biçimde  kullanan,  büyük  miktarlarda  bilgi  ve iletişim ürünleri ve hizmetleri üreten, çeşitlendirilmiş  içerik  endüstrisine  sahip  gelişmiş  toplumu,  yani  “bilgi  toplumunun”  oluşturulması  ve  geliştirilmesi  yönünde  devletlere  yüklenen  pozitif  ödevdir (Avşar ve Öngören, 2010: 44)

Bilişim Hukukunun Yapısı

Bilişim hukuku bünyesinde birçok farklı hukuk dalını barındırması ve/veya birçok hukuk dalıyla iç içe geçmesi nedeniyle, multidisipliner bir hukuk dalı olarak tanımlanmaktadır. Bu hususu bir örnekle açıklamak gerekirse; bir internet alışveriş sitesinde satıcı, korsan bir yazılım CD’sini gerçeğe aykırı beyanlarla, tüketiciye orijinal ürün olarak pazarlamış, tüketici de parayı satıcının belirttiği banka hesabına havale etmiştir. Satıcı ise parayı aldıktan sonra tüketiciye hiçbir ürün göndermemiştir. İşte günlük hayatta çok sık karşılan bu örnekte, internet üzerinde yapılan bu sözleşmenin hangi şartlar altında hukuken taraflar açısından bağlayıcı olduğu, diğer bir ifadeyle internet ortamında hangi şartlar altında sözleşmenin kurulduğu borçlar hukuku ve tüketici hukukunun konusuyken, yazılımların korunması, kullanılması fikri mülkiyet hukukunun konusunu teşkil etmektedir. Tarafların mahkemede birbirleri aleyhine sundukları delillerin değerlendirilmesi ise medeni usul hukukunu ilgilendirmektedir. Yine satıcının internet aracılığıyla hileli davranışlar sonucu tüketiciyi dolandırması ceza hukukunun ilgi alanında bulunurken, satıcı hakkındaki soruşturma ve kovuşturma işlemleri ceza usul hukuku normlarıyla ile düzenlenmektedir.Bilişim hukukunun çok yönlü ilgi alanı sadece bunlarla da sınırlı değildir. Kamu kurum ve kuruluşlarında bilgisayarların kullanılmasına ilişkin sorunlar veya edevlet, Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) gibi yazılımlardan doğan problemler idare hukukunun alanına girmektedir. Yine genel olarak internetin yönetiminde hangi kurumların yetkili ve görevli olduğunun belirlenmesi temelde idare hukukunun konusu olmakla birlikte, bu kurumların yapmış oldukları idari tasarrufların temel hak ve özgürlükler çerçevesinde değerlendirilmesi ise insan hakları hukuku ve anayasa hukuku ile ilintilidir. Devletlerin siber savaşa karşı hazırlıklı olduklarını bildirmeleri ve siber saldırıyı savaş nedeni sayacaklarını açıklamaları göstermiştir ki, bilişim hukukunun uluslararası hukukla da bağlantısı vardır (Dülger, 2015: 183). Bu tip örnekler kişilik hakları, özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin korunması, rekabet hukuku, adli yardımlaşma hukuku gibi alanlarından verilebilecek başka örneklerle de istenildiği gibi çoğaltılabilir.

Karaaslan, R. (2017). Bilişim Hukuku. (G. Güneysu, Ed.). Anadolu Üniversitesi Yayınları.

turklib

2020 yılının son gününde hayata geçen bu projeyle birlikte popüler konular hakkında kaynağı olan bilgilere en kısa yoldan ulaşabileceksiniz. Ayrıca turklib.org’un instagram sayfasından güncel olarak alanda yapılmış araştırmaların inceleme gönderilerini de görebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu